Bugün ilk defa Dünya Mantık Günü kutlanıyor. Jean-Yves Béziau’nun önerisi ve girişimi ile bugün 32 ülkede mantık konuşulacak. Béziau’nun gayesi mantığı olması gereken yere, yani birinci sıraya taşımak. Dünya Mantık Günü’nün Türkiye’deki paydaşları olarak bizler de aynı gayeyi taşıyoruz. Bunun için Türkiye’deki bütün mantıkçıları, bugün mantık yapmaya, mantığı konuşmaya çağırıyoruz.
14 Ocak, Alfred Tarski’nin doğum günü, Kurt Gödel’in de ölüm günü olması vesilesi ile Dünya Mantık Günü için tercih edilmiş. Bununla birlikte yılın ilk günleri de, mantığı yıl boyunca konuşmak için bize iyi bir fırsat sunuyor. Mantığın her gün konuşulmasını diliyoruz.
20. yüzyılda Türkiye’deki mantık çalışmalarının iki temel direğinden birini inşa eden, Hocamız Prof. Dr. Necati Öner’i (1926-2019) 2 Ocak’ta kaybetmenin üzüntüsünü taşıyoruz. Değerli hocamıza Allah’tan rahmet, felsefe ve mantık camiasına başsağlığı dileriz. Geçen yıl, 18-19 Nisan 2019 tarihlerinde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde düzenleyeceğimiz IX. Uluslararası Mantık Çalıştayı’nı Prof. Dr. Necati Öner adına yapılmasını karar vermiştik. Bu yılki Mantık Çalıştayı’nda Hocamız Prof. Dr. Necati Öner’in mantığa katkılarını da konuşup Hocamızı anacağız.
20. yüzyılda Türkiye’deki mantık çalışmalarının diğer temel direği olan Hocamız Prof. Dr. Teo Grünberg’e (1927) de sağlık ve afiyet dileriz.
Son yirmi yılda, Türkiye’de mantığın kurumsallaşması adına önemli adımlar atıldı. Bu adımların hiç kuşkusuz en önemli olanı, 2000 yılında Prof. Dr. Şafak Ural tarafından Mantık Anabilim Dalı’nın kurulmuş olmasıdır. Geçen yıl, 26 Ocak 2018’de, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde yapılan bir toplantı ile, Hocamız Prof. Dr. Şafak Ural’ın mantığa ve felsefeye katkılarını ele almış, 70. yaş gününü birlikte kutlamıştık. Hocamız Prof. Dr. Şafak Ural, 21. yüzyılda mantığın Türkiye’de kurumsallaşmasının öncülerinden biri olmuştur.
Son on yılda içinde, 2012’den itibaren Mantık Çalıştayı düzenlenmeye başlandı. Bunu 2014’te İstanbul Üniversitesi Mantık Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Mantık Derneği’nin kurulması izledi. Eylül 2014’te Mantık Yaz Okulu düzenlenmeye başlandı. 2015’te Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Berimsel Ontoloji Laboratuvarı kuruldu. Haziran 2015’te UNILOG 2015: 5. Evrensel Mantık Dünya Kongresi ve Okulu İstanbul’da yapıldı. Dünyanın dört bir tarafından 400’e yakın mantıkçı, bu kongre ile İstanbul’da bir araya geldi. 2016’da Mantık Derneği Yayınları kuruldu ve aynı yıl ilk iki kitabını yayımladı.
Türkiye’deki mantık çalışmaları, kurumsallaşmanın getirdiği ahenk ve birlikte çalışma imkânları sayesinde, felsefenin dışına taşmış, matematik ve bilgisayar bilimlerinin de katkı sağladığı bir alan haline gelmiştir. 2019’da mantığın interdisipliner çalışma imkânlarını genişletmek ve Türkiye’de mantığın kurumsallaşmasını geliştirmek adına; bir mantık dergisi oluşturmayı, bir mantık girişimi teşkil etmeyi, felsefe kökenli mantık eğitimine yazılım geliştirmenin dahil edilmesi için girişimlerde bulunmayı planlıyoruz.
Türkiye’deki bütün mantıkçıları, mantığı olması gereken yere, birinci sıraya koymak için çalışmaya ve katkı sağlamaya devam ediyoruz.
Dünya Mantık Günü kutlu olsun!
Dr. Vedat Kamer
İstanbul Üniversitesi Mantık Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Mantık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Mantık Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
MANTIK SORUNU VE TEO GRÜNBERG Proto etken ile ortaya çıkan proto-mantık, düşüncenin kökenine doğru bir sıçrama tahtası olarak bulunmuş, kendi kendini başlangıçta, evvelde organize etmiş ilk varsayımın yol açtığı düşüncenin ilk yapılanmış tutarlı halidir.
Kendini oluşturan bütünlüklü tutarlı bir şeklinde bir araya gelmiş yapı olarak ortaya çıkabilen özellikli dizgeye yol açan ilk önermeye dayanır.
Teo Grünberg geriye sonsuz gidişin gerekirciliği sorunu çözülmeden şimdi elimizde olan mantığın geçerliliği yoktur sözü gerekli midir?
Oysa varlık bütündür bu yüzden ilk sonda daima kendini gösteren bir özelliğe sahiptir.
SONSUZ GERİLEMEYE GEREK YOKTUR.
SAÇMA BİR ÇIKARIM OLARAK GRÜNBERG’İN GEREKİR GÖRDÜĞÜ DURUMSAL BİR ANALİZDİR.
İnsanın sonsuzluk karşısındaki çırpınışı, birikim ve birikimin içinde sona taşınmış bozulmamış ilki görebilmekle çözüm bulur.
BU SORUNLA UZAKTAN OLSA DA ÇARPIŞAN Gademer’in insan ANLAYIŞI dahi, bu takıntının yol açtığı TEOREM yüzden, Gadamer’in insanı ÖLÜMSÜZ olmak zorundadır.
Fakat beşer platformda ölümsüz insan yoktur. Bu yüzden de Gademer’in insan anlayışına tikel bir insan olarak yaklaşamayacağımıza göre, tümel insanlık olarak yaklaşmak ile yola çıkılabilirse; en son elde edilen ve birikim denen sonsal sonucu, sonsuzluğun karşısına çıkarmak bütünlüğün sağlaması olarak gerekliliği aşan bir çözüm olabilir. İmkandır.
Çünkü SIRALI DÜŞÜNCEDE ZAMANSALLIK VARDIR VE sıralı düşünce DİZGESEL olup ARDIŞIKTIR.
Ardışık olarak YUKARDAKİ SONUCUN ÖNCÜLÜ AŞAĞIDADIR VEYA AŞAĞIDAKİ SONUCUN ÖNCÜLÜ YUKARIDADIR.
DİYE DÜŞÜNÜLEN MANTIKSALLIK HALİ İÇİNDEKİ AŞAĞI YUKARI SÖZLERİ, KÜRE ANLAYIŞI İLE pekala başka bir anlayışa ulaşabilir.
Böylece bu küre düşünce anlayışında İLK SON, SON İSE İLK OLARAK ELE ALINMA İMKANI ile küre düşünce sıralı, ardışık, gerekircilik ve gerektirme isteyen özel olarak mantıksal dizgenin genel olarak dizgesel düşüncenin de dışına çıkarak, düşüncenin dizgesel hali ve birikimsel düşünce zorunluğuna alternatif olarak birikimin yerini küre düşünce alacağından, küre düşünce BİRİKİMİN denen durumun mantıksal dışta gerçekliği olmayan hali ile birikimin YOKLUĞUNUN ANLAŞILMASI DURUMUNA da DENK DÜŞERLİĞİ ÖNEMLİDİR. Ki zaman ve zamanda yada birikimde geriye gitme sorunu İLLA olarak karşımıza çıkmaz.
Zaman ve birikim sorunu böylece aşılmış olacağından, sonsuz başa dönme ihtiyacı da gerekmez olur.
Fakat ardışıklık, zamansallık ve gerekircilik içinde kalan Teo Grünberg’in Alan Berger ile Saul Aaron Kripke’den ve Robert Hanna’dan aktardığı konu, yakından bakılırsa Imre Lakatos’un önermesinin mantık alanında yeniden formlaştırılıp ele alınmasına işaret ediyor.
Böylece bildiğin saçma birden gerçekmiş gibi felsefe sorunu haline gelmiş olur.
Saçmayı inceleyelim:
Grünberg’e göre mantık sistemleri ile mantığın kendisi arasındaki ayrım önemli bir ayrımdır.
Grünberg Kripke’ye dayanmaktadır ona göre, bu bağlamda, bir mantığı benimseme ve aynı şekilde alternatif bir mantığı benimseme meselesini de gündeme getirir.
Sonucu, “bir mantığı benimseme” kavramının tutarsız olduğudur.
Şöyleki: yeni bir mantık sistemini araştırmak, anlamak veya kurmak için, öncül bir mantık sistemine gerek duyulacaktır, dolayısıyla elandakinin bir gerisi, şimdiye, elana yol açtığı için de öncesi neydi sorusuna bağlı olarak bu sorgulama, sonsuz bir gerilemeye yol açacaktır.
Dolayısıyla mantığın kendisi mantık sistemlerinden biri olamaz.
Sonsuz bir gerilemeye dayanan akıl yürütmesi bu şekilde gereklilik diye yorumlanabilir.
Üstelik bir başka durumda günümüzde kurulmuş tüm mantık sistemleri veya gelecekte kurulabilecek olanlar, yine geriye gidişlerinin incelemesine mahkum elan, yürürlükteki bu zamandaki mantık sistemleri tarafından varsayılan bir şeydir.
Ne olduğunu açıklamaya çalıştığınızda, zaten yeni bir mantık sistemi oluşturmaya başladığınızdan, mantığın kendisi için hiçbir şeyin söylenemeyeceğini unutmayalım.
Yani nedir mantık sorusu tanımsızdır. Ve sistemsellik dışında var olabilir mi? Sorusu cevaplanamaz.
Bu nedenle mantık sistem gerektirip, mantıksal sistem ise geriye gitmeyi gerekir kıldığı için, her hangi bir sistemi kabul etmek sorunludur.
Geriye gidişi gerekirlilikten çıkarmak zorunludur.
Bu anlamda belki de sonsuza dek gerilemeyi durdurmanın tek yolu mantığın mantıksal-olmayan terimlerle açıklığa kavuşturulmasıdır. Kimbilir?
Bu alana yönelik olarak son zamanlarda Robert Hanna’nın, “tek bir evrensel proto-mantık” ve “klasik sistemsel ve klasik-olmayan kuantum gibi sistem dışı mantık sistemleri” arasında yaptığı ilginç bir ayrımla karşılaştım.
Hanna, ayrıca, tüm mantıksal sistemlerin bu proto-mantık yoluyla kurulduğunu da iddia etmektedir.