Mantık ve Mantık Sistemleri
Hemen hemen her özel çalışma alanı için o alana özgün bir mantık sistemi kurulabilir. Bu sistemlerin çoğu klasik mantık olarak da bilinen özdeşlikli birinci-basamak mantığının eklentileridir. Bunlardan bazıları kipler mantığı, bilgisel mantık, deontik mantık (ödev mantığı) ve zaman mantığı olarak sıralanabilir. Ancak sezgisel mantık ve kuantum mantığı gibi kimi sistemler vardır ki; bu sistemlerde bazı klasik mantık yasaları geçerli olmadığından, bunlar klasik mantığın eklentileri olmayan sistemlerdir. Bu sistemlerin gerek felsefenin çeşitli alanlarına gerekse bilim ve matematiğe uygulamaları iyi bilinir.
Alan Berger, Kripke’nin 1974’te Princeton’da lisansüstü öğrencilere verdiği bir seminerde yapmış olduğu önemli bir ayrımı ayrıntılı olarak tartışır. Özetle, bu ayrım yukarıda sözünü ettiğimiz mantık sistemleri ile mantığın kendisi arasındaki ayrımdır. Kripke, bu bağlamda, bir mantığı benimseme ve aynı şekilde alternatif bir mantığı benimseme meselesini gündeme getirir. Onun sonucu, “bir mantığı benimseme” kavramının tutarsız olduğudur.Sonsuz bir gerilemeye dayanan akılyürütmesi şu şekilde yorumlanabilir. Yeni bir mantık sistemini araştırmak, anlamak veya kurmak için, öncül bir mantık sistemine gerek duyulacaktır, dolayısıyla da bu sonsuz bir gerilemeye yol açacaktır. Dolayısıyla mantığın kendisi mantık sistemlerinden biri olamaz. Daha ziyade, günümüzde kurulmuş tüm mantık sistemleri veya gelecekte kurulabilecek olan sistemler tarafından varsayılan bir şeydir. Ne olduğunu açıklamaya çalıştığınızda, zaten yeni bir mantık sistemi oluşturmaya başladığınızdan, mantığın kendisi için başka hiçbir şeyin söylenemeyeceğini unutmayalım.
Belki de sonsuza dek gerilemeyi durdurmanın tek yolu mantığın mantıksal-olmayan terimlerle açıklığa kavuşturulmasıdır. Son zamanlarda Robert Hanna’nın 2006 yılında yayınlanan Rationality and Logic adlı kitabını okurken, “tek bir evrensel proto-mantık” ve yukarıda bahsettiğimiz “tüm klasik ve klasik-olmayan mantık sistemleri” arasında yaptığı ilginç bir ayrımla karşılaştım. Hanna, ayrıca, tüm mantıksal sistemlerin bu proto-mantık yoluyla kurulduğunu iddia etmektedir. Bu ayrımın, Kripke’nin mantık ve mantık sistemleri arasındaki yaptığı ayrıma nasıl çarpıcı bir şekilde benzediğine dikkat edelim.
Her durumda, Kripke mantığın ne olduğu konusunda önemli bir konuya değinmiştir. Bu konuda yeni çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Prof. Dr. Teo Grünberg
14 Ocak 2020
Prof. Dr. Teo Grünberg’in Özgeçmişi
1927 yılında İstanbul’da doğan Teo Grünberg, 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuş, 1964 yılında aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden Doktora derecesini alarak, 1970 yılında Doçent, 1979 yılında da Profesör olmuştur. 1962-66 yıllarında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde konferansçı ve uzman olarak, 1966-82 yıllarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Beşeri İlimler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. 1983-1994 yıllarında kurulması için öncülük ettiği ODTÜ Felsefe Bölümü’nün başkanlığını yürütmüştür. Teo Grünberg 1994 yılında emekli olduktan sonra da aynı bölümde derslerine devam etmekte olup hâlâ hazırda üç doktora öğrencisinin tezlerini yönetmektedir.
Profesör Teo Grünberg 1967 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi lise modern mantık reform komisyonu üyesi, 1967-76 yıllarında lise felsefe öğretmenlerine hizmet içi modern mantık yaz kursları öğretim üyesi olarak görev yapmıştır.
Mantığa dayalı analitik düşünme geleneğinin, felsefe eğitim ve araştırmaları için vazgeçilmez bir öğe olması yönünde çaba gösteren Teo Grünberg’in bir bölümü uluslararası dergilerde yayınlanmış 35’i aşkın makale ve bildirisi ile 20’ye yakın kitabı bulunmaktadır.
Modern mantığı Türkiye’de üniversite ve lise eğitimi düzeyinde kabul ettirip yaygınlaştırması, çok sayıda eleman yetiştirerek bu alanın ülkemizde kurumsallaşmasında ve gelişiminde belirleyici hizmetleri nedeniyle Prof. Dr. Teo Grünberg’e 1998 yılında Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü verilmiştir.
Birikimli düşünmediği için Kripke zorunlu olarak başa gitmeye çalışıyor. Ve düşünce işlemimi soyut alıyor. Bazı matematik organelleri doğada olmadığı halde doğaya dönebilen sonuçlar veriyor. İki sayı arasında veya eksi artı sonsuzluk düşüncenin sonlu halinin kendine reflike ettiği bir saldırıdır. Hiç bir şeyin olmadığı ortamda birikimsiz büyütülen insan neyi düşünecek. Birikimin kendisi insanda tecelli ederken mantık şekillenir insan dışında ki her ne ise bilinme ihtiyacı yoktur. Ne ise odur neye ivrilecekse o olur. Bilmek insan gerektiren bir eylem iken insan düşüncenin birikimine ne kadar eksik ulaşırsa o kadar sonsuzluğun kurbanı olur. Sonsuzluk matematikte değerli fakat düşüncede ispat için yıkıcı bir oluşumdur. Onun karşıtı birikim yada tasavvuftur. Şinasi Karaca 05054779587 [email protected]