Dünya Mantık Günü

4. Dünya Mantık Günü, Prof. Dr. Şafak Ural’ın “Dünya Mantık Günü ve Mantık” başlıklı söyleşisi ile kutlanacaktır. Zoom üzerinden yapılacak olan bu toplantı, Mantık Derneği, İstinye Üniversitesi Felsefe Bölümü, Bursa Felsefe Kulübü, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği, Nilüfer Belediyesi ve Osmangazi Belediyesi iş birliğiyle yürütülecektir. Geçmiş yıllarda büyük ilgiyle takip edilen Dünya Mantık Gününü, Mantık Derneği olarak sizlerle birlikte kutlamaktan onur duyacağız.

We are pleased to announce that The 4th Annual World Logic Day will be celebrated by Turkish Logic Society in collaboration with Istinye University Philosophy Department, Bursa Industrialists and Businessman Association, Bursa Philosophy Club, Nilufer Municipality, Osmangazi Municipality over Zoom with Safak URAL’s talk titled ‘World Logic Day and “logic”.’ World Logic Day was followed with great interest in previous years; as Turkish Logic Society, we will be honored to celebrate World Logic Day together with you.

Bağlantı: DÜNYA MANTIK GÜNÜ ve “Mantık”

Toplantı Kimliği: 849 1048 7765 Parola: 442244

Hasan Bülent Gözkân’ın Kaleminden Dünya Mantık Günü Bildirisi

Mantık ve Bilinç

Felsefi bir araştırmanın en ayırt edici özelliklerinden birinin zorunluluğu veya zorunlu bağıntıları ortaya çıkarmak olduğu söylenebilir. Felsefi araştırmalar, tüm araştırmaları için mantık, eleştiri ve gerekçelendirme zemininden hiç ayrılmadan bu zorunluluğun koşullarını da konu alır. Zorunluluğun “ele geçirildiği” alanlar ise mantık ve matematiktir. Mantık ve matematiğin araştırma alanında ulaştığı sonuçlar olanaklı veya muhtemel değil, zorunlu ve kesindir. Bu zorunluluğun üzerine dayandığı koşul zamana tâbi olarak değişmemedir, yani zamana tâbi olmamaktır. Mantık ve matematiğin zorunluluk zemini zamansallık veya tarihsellik üzerinde yükselmez. Mantığın da, matematiğin de, erken tarihin bir evresinde yeterli karmaşıklığa ulaşmış sinir ağları sayesinde Homo Sapiens’te dil yetisinin ortaya çıkması ve dilin kullanılmaya başlanmasıyla insanın tarihine girdiğini söylemek gerekli olsa da, bu, mantık ve matematiğin tarihsel bilimler olduğu anlamına gelmez; gelişimlerini zaman içinde gösterdikleri gerçeği, onları zamansal, dolayısıyla deneyimsel kılmaz. Sinir ağlarının yeterli karmaşıklığa ulaşmış olmasının koşulu ve sonucu, biyolojik canlılar olarak “akıl sahibi varlığın” kendinin bilinci veya özbilinç aşamasına, dolayısıyla özbilincin özdeşliği aşamasına “sıçrama”sı, başka bir ifadeyle, deneyimsel ve zamansal koşullardan bağımsız olma anlamında “koşulsuz” olana “sıçrama”sı ve düşünme faaliyetini bu zeminde yürütebilmesidir.

Düşünmenin sağlam ilerlemesinin ve bu yolla üzerinde düşündüğü hakkında ‘doğruluğa’ ulaşabilmesinin biçimsel (formel) koşulu, düşünmenin bu ilerleme hareketinde çelişkiyle karşılaşmaması, tutarsızlığa düşmemesidir. Ama bunu da sağlayan, yani çelişkinin saptanabilmesini sağlayan bir koşul daha vardır; o da, düşünmeye konu olanın da, onun göstergesinin de (içerikli veya simgesel) özdeşliğe sahip olması, yani onun kendisiyle aynı olarak düşünülmesidir.

Wittgenstein, Defterler’de meseleyi kendi üslubuyla şöyle ifade ediyor: “Belirsizlik açıkça şu soruda yatıyor: Gösteren (Zeichen) ve gösterilenin (Bezeichnetem) mantıksal özdeşliği sahiden neye dayanır? Ve bu soru (bir kez daha) tüm felsefi sorunların asli yanıdır” “Gösterge (gösteren) ile gösterilen arasındaki mantıksal özdeşlik, gösteren ile gösterdiğinin birbirlerinden daha az ya da daha çok teşhis edilmesine izin verilmemesine dayanır. Eğer gösteren ile gösterilen toplam mantıksal içerikleri itibariyle özdeş olmasalardı, mantıktan daha temel başka bir şeyin olması gerekirdi.” [italikler özgün metindeki gibidir] L. Wittgenstein. NoteBooks 1914-1916. Çev. G.E.M. Anscombe. Harper Torchbooks, N.Y. 1961, s. 3, 4.

Bu düşüncelere, yukarıda özbilincin özdeşliği hakkında söylenenleri bir zemin koşul olarak ekliyorum: özdeşlik verenin kendi özdeşliğinin kendiliğinden bilincinde olması ve bunun her bilinç fiilini zeminsel olarak öncelemesi.

Değerli hocam Prof. Dr. Teo Grünberg, 2020 yılı Dünya Mantık günü bildirisinde, farklı mantık sistemleri ve bunların uygulanabilirlikleri veya uygulanma alanlarından bağımsız olarak, tüm bu farklı mantık sistemlerini mümkün kılan, ama kendisi bu mantık sistemlerinden biri olmayan “proto-mantık” zemininin olanağından söz ediyordu (Kripke ve Robert Hanna’ya atıfla).

Teo Grünberg’in atıfta bulunduğu Robert Hanna, Rationality and Logic kitabında, tüm klasik mantığı ve özdeşliği içeren birinci basamak yüklemler mantığını olduğu kadar ve klasik-olmayan mantık sistemlerini de tutarlı-ötesi mantık (paraconsistent logic), genişlemiş mantık (extended logic), vb. içeren ve bu mantık sistemlerinin onun aracılığıyla kurulduğu bir “proto-mantık”tan söz etmektedir. Yukarıda özbilinç ve zaman bağıntısı hakkında söylenenlerle “proto-mantık” anlayışı arasında güçlü bir bağlantı olduğunu düşünüyor ve bu konuda yeni çalışmaların yapılması gerektiği konusunda hocama katılıyorum.

Son olarak mantığın insanlık için, ahlâklılık için taşıdığı önem ve değer hakkında şunları eklemek istiyorum:

Mantık üzerine çalışanlar ve mantık dersi verenler felsefeye ve düşünmeye farklı bir şekilde de katkıda bulunmuşlardır. Akıl yürütmenin soyut yapısı içinde yol alanlar herhangi bir mantık teoremini ispat ederken veya argümanların geçerlilik sınamasını yaparken bir çeşit “hak” meselesiyle karşılaşırlar. Başka bir deyişle bir çıkarım zincirinde ilerlerken, ilerlemenin adımları atılırken “hakkım olmayan bir adım atmamalıyım” gerilimini sürekli içlerinde taşırlar. İspatlarını gerekçelendirilmemiş, kural ve yasalara uygun olmayan hiçbir adım atmadan tamamlamakla yükümlü olduklarının bilincindedirler.

Çünkü düşünmenin yasaları ve kuralları altına getirilerek gerekçelendirilmiş adımlar dışında atılacak herhangi bir adım haklı olamaz. Yani bir yasa, aksiyom ya da kural ilavesi için de gerekçelendirme ve hak sorusu aynen geçerlidir. Böylelikle mantıkla uğraşanlar tüm psikolojik, duygusal halleri dışarda bırakacak şekilde “hak” meselesinin, “haklı olma” meselesinin en saf hâlini tecrübe etmiş olurlar. Benzer şeyler, matematik için de ve deneyimsel katışıklık olma skalasına göre, doğa bilimi ve tin bilimleri ya da sosyal bilimler için de belli ölçülerde benzer şekilde geçerlidir; örneğin hukukun keyfi siyasi baskılardan kendini soyutlayabilmesi için bu tecrübe gereklidir. Ancak bunun en saf hâlinin tecrübe edildiği alan mantıktır.

Mantıkla uğraşanlar ve mantık dersi verenler bu temel fikri ve düşünme hâlini öğrencilerine aktarabildikleri ölçüde onlara çok önemli bir katkı yapmış olurlar. Belki felsefe öğrencilerinin mantıktan alabilecekleri en yüksek ahlâki değer, zorunluluğa bağlı hak fikrinin en saf ve katışıksız halde tecrübe edilebilme olanağıdır.

Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkân
14 Ocak 2022

Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkân’ın Özgeçmişi

1957 yılında İstanbul’da doğdu. Orta öğrenimini Saint Joseph Lisesinde, lisans eğitimini ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünde tamamladı. 1992’de ODTÜ Felsefe Bölümünden “Geometride Uzlaşımsalcılık: Geometrik Dizgelerin Bilim Felsefesine Etkisine Bir Örnek” başlıklı teziyle yüksek lisans, 2000’de Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümünden “Kant’ın Transandantal Düşüncesinde ‘Ben’in ve ‘Aklın’ Tesis Ediliş Sorunu” başlıklı teziyle doktora derecesi aldı. Yeditepe, MSGSÜ, İTÜ, Galatasaray ve Boğaziçi Üniversitelerinde felsefe dersleri verdi. A.B.D. Clark Üniversitesi Felsefe Bölümünde misafir araştırmacı olarak bulundu. Kant, Frege, Wittgenstein, Heidegger ve mantık üzerinde çalışmış ve çalışmaktadır. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü başkanıdır.

Communiqué for World Logic Day by Hasan Bülent Gözkân

Logic and Consciousness

It can be said that one of the most distinguishing features of philosophical research is to reveal necessity or necessary relations. Philosophical studies also deal with the conditions of necessity without abandoning the ground of logic, criticism, and justification for all their investigations. The areas where necessity is “seized” are logic and mathematics. The outcomes reached in the field of logic and mathematics are not possible or probable; they are necessary and certain. The condition on which this necessity is based does not change over time; it is not subject to time. The necessity in logic and mathematics are not grounded on temporality or historicity. Although it is necessary to mention that both logic and mathematics emerged in human history with the emergence of language ability and its use in Homo Sapiens as a consequence of neural networks reaching sufficient complexity at a very early stage in history, this does not mean that logic and mathematics are historical sciences. The fact that they have been developed over time does not make them temporal, hence experiential. The condition and consequence of the neural networks reaching sufficient complexity are that an “intelligent being” as a biological creature “rises” to the stage of consciousness of the its self or self-consciousness, and accordingly, to the stage of the identity of self-consciousness, in other words, the ability to “rise” to the “unconditional” in the sense of being independent of experiential and temporal conditions and to carry out the thinking activity on this ground.

The formal condition that assures soundness of reasoning and to reach ‘truth’ about the object of thought is that the reasoning process does not encounter with contradictions or inconsistencies. Yet there is another conditions that assures detection of contradictions and inconsistencies; that is both the identity of the object of thinking and the identity of its sign (contextual or symbolic) are to be preserved during the reasoning process in general.

Wittgenstein expresses the issue in his own style in Notebooks as follows: “The obscurity obviously resides in the question: what does the logical identity of sign [Zeichen] and thing signified [Bezeichnetem] really consist in? And this question is (once more) a main aspect of the whole philosophical problem.” “The logical identity between sign and thing signified consists in its not being permissible to recognize more or less in the sign than in what it signifies. If sign and thing signified were not identical in respect of their total logical content then there would have to be something still more fundamental than logic.” [italics in the original] L. Wittgenstein. Notebooks 1914-1916. Trans. G.E.M. Anscombe. Harper Torchbooks, N.Y. 1961, pp. 3, 4.

I add the previously mentioned identity of self-consciousness as a ground condition to these thoughts: the identifier’s being spontaneously conscious of self-identity and its priority as a ground over each act of consciousness.

Dearest professor Teo Grünberg, in his 2020 World Logic Day declaration, spoke of the possibility of the grounds of “proto-logic” which makes all different logic systems possible – regardless of the logical systems and their applicability or application areas—but without being one of those logical systems (referring to Kripke and Robert Hanna).

Robert Hanna, in his book Rationality and Logic, to which Teo Grünberg refers, speaks of a “proto-logic,” through which all classical logic and first-order predicate logic with identity, as well as non-classical logic systems such as paraconsistent logic, extended logic, and alike, are established. I think there is a strong connection between what was said above about self-consciousness and its the relation to time and the understanding of “proto-logic”, and I sincerely agree with Prof. Grünberg that new studies should be done on this subject.

Finally, I would like to add the following about the importance and value of logic for humanity and morality: Those who study logic and/or those who teach logic have also contributed to philosophy and thinking differently. Those who make their way through the abstract reasoning structure encounter the issue of “rightness” when proving any logical theorem or testing the validity of arguments. In other words, they always have the tension of the thought “I shouldn’t take a step that I don’t have the right to” while moving forward in a chain of inference. They are aware that they are obliged to complete their proofs without taking unjustified or illegal steps.

Since, a step cannot be right, unless the laws and rules of thinking justify it. That is, the question of justification and being right is also required for any law, an axiom, or an additional rule. Thus, those who deal with logic experience the purest state of the “right” or “being right,” disregarding the psychological and emotional states. The same is true for mathematics and, to a certain extent, for the natural and social sciences, according to a scale of experiential content. For instance, this experience is required in the practice of the science of law to be isolated from arbitrary political pressures. Nevertheless, it is logic where its purest form is experienced.

Those who study and teach logic will significantly contribute to their students to the extent that they convey this vital idea and the mindset to their students. Perhaps the highest moral value that philosophy students can derive from logic is grasping and experiencing the concept of right based on necessity in its purest form.

Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkân
14 January 2022

Biography of Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkân

Hasan Bülent Gözkân was born in 1957 in İstanbul. He completed his secondary education at Saint Joseph High School and his undergraduate education in Civil Engineering at METU. He received his master’s degree in Philosophy from METU, with the thesis titled “Conventionalism in Geometry: An Instance of the Impact of Geometrical Systems on the Philosophy of Science” in 1992, and his doctorate in Philosophy from Boğaziçi University, with the dissertation titled “The Problem of the Constitution of Self and Reason in Kant’s Transcendental Thought” in 2000. He taught philosophy at Yeditepe, Mimar Sinan Fine Arts, İstanbul Technical, Galatasaray, and Boğaziçi universities. He was a visiting researcher in the Department of Philosophy at Clark University, the USA. He worked and has been working on Kant, Frege, Wittgenstein, Heidegger, and logic. He is currently the head of the Department of Philosophy at Mimar Sinan Fine Arts University.

Dünya Mantık Günü için Çağrı

Dünya Mantık Günü’nün dördüncüsü, 14 Ocak 2022 tarihinde, saat 21:00‘da, video konferans üzerinden, Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkân‘ın Dünya Mantık Günü Bildirisi ile kutlayacağız. Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkân’ın bildirisi üzerinden, mantığın günümüz koşullarındaki yerini ve imkânını ele alacağımız bir panelimiz olacak. Bütün mantık severleri bekleriz.

Etkinlik detayı ve video konferans katılım bilgilerine https://bit.ly/3foufxP adresinden erişebilirsiniz.

%d blogcu bunu beğendi: